17 Haziran 2015 Çarşamba


İlkçağ’ dan bu yana, doğada çok az bulunan gümüş (simgesi Ag; atom numarası 47; atom ağırlığı 107,88), parçalara bölünerek değiş tokuş aracı olarak kullanıldı. Mısır’ da daha I. Sülale döneminde (İ. Ö. 3 500), bu beyaz, metal, altına yeğ tutuluyor ve en yüksek değerden işlem görüyordu. Gümüş taşıyan maden filizi, öğütüldükten sonra cıva ile karıştırılarak malgamaya dönüştürülüyor, sonra malgama damıtılıp gümüş elde ediliyordu. Bir başka yöntem, gümüş bulunan kurşun filizlerini ısıtarak gümüşü ayırmaktı; çok ilgi çekici olan bu yöntemde, kurşun ve gümüş alaşımı, kurşunun tümü yükseltilinceye kadar yüksek sıcaklıkta ısıtılır. Gümüş eriyerek, kara renkte kurşun oksit tabakası altında ışık saçan, parlak bir tabaka halinde çökelir.
Günümüzde gümüşün kullanım alanı değişmiştir ve dünyada üretilen gümüşün ancak az bir bölümü kuyumculukta ve ayna yapımında kullanılmaktadır.
Gümüş, çok iyi ısı ve elektrik iletkenidir; çok ince yaprak ve tel haline getirilebilir.
• Gümüş, arı halde doğada çok seyrek bulunur. En önemli filizi, sülfür biçimindedir. Ama günümüzde üretilen gümüşün en büyük bölümü, kurşun ve bakır sanayisinde yan ürün olarak elde edilir.
Soda gibi bazlar, hidroklorik ya da asetik asit gibi asitler, gümüşü etkilemez. Ama bazı asitler güçlü yük-seltgenlerdir; bunlar, gümüşe etki ederek çözünmesine yol açar. Sülfürik asit ve nitrik asit örnek olarak gösterilebilir. Nitrik asit, gümüşe etki ederek gümüş nitrat verir; bu gümüş tuzu, öteki gümüş tuzlarının üretiminde kullanılır.
Özel bir tuz olan gümüş bromür, fotoğraf filmlerinin üstüne sürülen jelatine katılır. Filmin üstüne ışık düştüğünde, bromürdeki gümüş, karmaşık tepkimeler sonucunda açığa çıkar. Developman banyosunda bromür artığı temizlendiği zaman, açığa çıkmış gümüş tanecikleri kara izler bırakır. İşte siyahların beyaz, beyazların siyah göründüğü negatif filmler böyle elde edilir.

0 yorum:

Yorum Gönder