14 Ağustos 2014 Perşembe

Günümüzde evlilik mücevherlerinin olmazsa olmazları arasında tektaş yer alıyor. Hatta evliliğe atılan ilk adımın ışık saçan başrol oyuncusu o… İki insanın ömür boyu birlikteliğe karar verdikleri o özel an tektaşla taçlanıyor. Öyle ki neredeyse evlenme teklifini tektaş bir yüzükle yapmayan erkeğin sevgisi sorgulanabiliyor.

Peki tektaş sevdası nasıl başladı dersiniz? Aslında her şey ‘pırlantalı yüzük’le başladı. Bugünkü tektaşlardan farklı olsa da ilk pırlantalı yüzük 1477 yılında Arşidük Avusturya Maximllian'ın Burgundyli Mary’ye nişan hediyesi olarak verdiği yüzük oldu. O dönemde pırlanta, kocanın eşine olan aşkını arttırabilecek tılsıma sahip ve hatta aşk tanrısı Eros'un okunun başını simgeliyordu. Bu kraliyet geleneği kısa bir süre içinde dünyanın birçok bölgesine yayılarak halkın benimsediği ve nişan törenlerinin vazgeçilmezi haline geldi. Özellikle sol elin yüzük parmağına takılarak alyans takma geleneğine dönüşen pırlanta, Eski Mısırlılarda aşk damarının sol yüzük parmağından geçerek direk kalbe ulaştığı inanışıyla bu kavramı yaygınlaştırdılar. Başparmağına yüzük takma geleneği uzun süre Meryem Ana ile özdeşleşti. 1600’lü yıllarda İngiliz gelinleri, bu önemli geleneğin önde gelen temsilcilerinden oldular.
Yüzyılımızda klasik nişan yüzüğü denince akla çeşitli montürlere yerleştirilmiş tektaş pırlanta geliyor. Avrupalı elitler 1700’lerin başında nişanlılarına pırlanta evlilik yüzükleri vermeye başlamıştı ama asıl hikaye 1886’da Charles Lewis Tiffany’nin ikonik bir tektaş yüzük tasarlamasıyla başladı.

0 yorum:

Yorum Gönder