23 Kasım 2014 Pazar

Yüzüklerin Efendisi

Yüzüklerin Efendisi (İng. The Lord of the Rings) İngiliz filolojist ve Oxford Üniversitesi profesörü J. R. R. Tolkien'in yazdığı epik fantezi türündeki romandır. Hikaye Tolkien'in çocuklar için yazdığı 1937 tarihli Hobbit'in devamı olarak başlamıştı ancak sonunda ondan çok daha büyük bir eser haline geldi. Çoğu II. Dünya Savaşı'nda olmak üzere 1937 ve 1949 yılları arasında aşamalar halinde yazıldı. 150 milyonun üstündeki satış sayısıyla tüm zamanların en çok satan ikinci romanıdır.

Romanın ismi bütün Orta Dünya'yı fethedip hakimiyetine almakta kullandığı diğer Güç yüzükleri'ne hükmeden Tek Yüzük'ü ilk çağlarda yaratan, hikayenin ana kötü adamı Karanlık Lord Sauron'u kasteder.[not 1] İngiliz kırsalından pek de farklı olmayan hobbit diyarı Shire'da sakince başlayan hikaye Orta Dünya'nın kuzeybatısına kadar uzanırken hobbitler Frodo Baggins, Samwise "Sam" Gamgee, Meriadoc "Merry" Brandybuck ve Peregrin "Pippin" Took'un yanı sıra hobbitlerin müttefikleri ve yol arkadaşları olan Kuzey Kolcusu Aragorn, Gondor Kumandanı Boromir, savaşçı cüce Gimli, Elf prensi Legolas ve büyücü Gandalf'ın gözünden Yüzük Savaşı'nın gidişatı takip edilir.

En başında Tolkien tarafından eserin Silmarillion ile birlikte iki ciltlik bir set oluşturması amaçlanıyordu, ama yayıncı bu fikri reddetti. Ekonomik sebeplerden dolayı Yüzüklerin Efendisi 29 Temmuz 1954'ten 20 Ekim 1955'e kadarki bir yıllık süreç içerisinde üç cilt olarak yayımlandı. Bu üç cilt Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü olarak isimlendirildi. Roman yapı olarak üçüncü cildin sonunun da dahil olduğu çeşitli bölümlerden arka plan malzemeleriyle birlikte ikişer bölümden altı kitaba bölünmüş haldedir. Bazı baskılarda tüm roman tek bir cilt haline getirilmiştir. Yüzüklerin Efendisi defalarca yeniden basıldı ve birçok dile çevrildi.

Tolkien'in eseri temaları ve kökenleri hakkında yapılan kapsamlı araştırmalara konu oldu. Kendi içerisinde büyük bir eser olsa da, hikaye aslında Tolkien'in 1917'den beri kendisinin "mythopoeia" olarak tanımladığı bir süreç içerisinde üstünde çalıştığı büyük bir destanın yalnızca son halkasıydı. Filolojinin, mitolojinin, dinin, sanayileşmenin etkilerinin yazarda yarattığı tiksinmenin yanı sıra daha önceki fantazi eserleri ve Tolkien'in I. Dünya Savaşı'ndaki deneyimleri yazarın ilk çalışmaları ve Yüzüklerin Efendisi'nin hikayesi üzerinde etkili oldu. Yüzüklerin Efendisi'nin de modern fantazi edebiyatı üzerinde büyük etkisi olduğu kabul edilir. Tolkien'in çalışmalarının etkisi öyle büyük oldu ki "Tolkienian" ve "Tolkienesque" sözcükleri Oxford İngilizce Sözlüğü'ne girdi.

Yüzüklerin Efendisi'nin hep popüler kalması popüler kültürde göndermeler yapılmasına, Tolkien'in çalışmalarına hayran olanların topluluklar kurmasına ve Tolkien ile eserleri hakkında birçok kitap yayımlanmasına sebep oldu. Yüzüklerin Efendisi geçmişte olduğu gibi hala sanat eserleri, müzik, filmler, televizyon, video oyunları ve edebiyatı etkilemeye devam ediyor. Yüzüklerin Efendisi için ödüllü radyo, televizyon ve film uyarlamaları yapıldı.

Kara Lord olarak da bilinen Sauron, kendi efendisi Melkor'un görevini tamamlamak üzere Orta Dünya'daki halkların zaaflarından yararlanıp Güç yüzüklerini yapar. Bu Güç Yüzüklerinden 3 tanesini yaratılmışların en erdemlileri olan Elf krallarına, 7 sini dağların içinde yaşayan madencilikte ve demir işçiliğinde çok becerekli olan Cüce krallarına ve 9 tanesini de yaratılmışlar içerisinde güce en düşkün olan İnsan'lara verdi. Daha sonra Sauron bu 19 yüzüğe hükmedecek Tek Yüzük'ü yarattı. Ardından, Tek Yüzük diğer Güç Yüzüklerine hükmetmeye başladı ve çok geçmeden onları etkisi altına aldı. Güç Yüzükleri sahipleri kandırıldıklarını anladı fakat iş işten geçmişti.

Elfler Sauron'a karşı savaş açtı ve Kara Lord, Elflerle büyük bir savaşa girdi. Birçok Elf şehri yok oldu. Daha sonra Elf'leri yenemeyeceğini anlayan Sauron bir süre saklandı. Sonra tekrar Yüzükten aldığı güçle iyice güçlenen Sauron çok geçmeden Orklar, Haradrim halkı, Rhûn halkı ve Orta Dünyanın diğer kötülüğün hizmetine girmeye hazır halklarla Orta Dünya'nın tek hakimi olmak için işgale başladı. Elfler ve İnsan'lardan oluşan ve Son İttifak olarak adlandırılan bir ordu Sauron'u durdurmayı başardı. Parmağındaki Tek Yüzük İsuldur'un eline geçti. Fakat güce düşkün olan İnsan'lar yüzüğü yok etmedi. Daha sonra yüzük efendisine ihanet etti ve İsuldur un ölümüne sebep oldu. Bir nehrin içinde kayboldu. Böylece unutulmaması gereken değerler unutulup gitti.

Yüzük Kardeşliği Aradan yüzyıllar geçti ve yüzük eski bir Hobbit olan Smeagol'un eline geçti. Sméagol yüzüğü 500 yıl boyunca dumanlı dağların derinliklerinde sakladı. Fakat Bilbo Baggins adlı Hobbit Gollum'un Yüzük'ünü düşürürken görür ve onu alır. Yıllar boyunca Mordor'daki Barad-Dûr'da gücünü yeniden toparlayan Sauron kötülüğe hizmet eden tüm halkları yeniden birleştirerek tekrar saldırıya geçti. Sauron'un Orta Dünya yı ele geçirmesi için ihtiyacı olan tek şey Yüzük'tü. Tüm bu olanların farkında olan İstari'den Gandalf Elf temsilcisi Elrond'un ülkesinde bir meclis toplamayı başararak yüzüğün yok edilmesi gerektiğine karar verdi.Yüzüğü yok etme görevi ise Frodo Baggins adlı Hobbite verildi. Ve böylece serüven başlamış oldu. Elrond Aragorn'a Elendil'in Narsil adlı sadece kralların taşıyacağı kılıcı verilir. Aragorn ona Andúril yani Batının Alevi ismini verir. Bilbo Frodo'ya Mithril ve Sting kılıcını verdikten sonra Charadras(Karadras) Dağı'na giderler. Saruman dokuz yoldaşı büyüleyerek dağa şimşek çaktırır, üstlerine çığ düşer. Frodo'ya hangi taraftan gitmeleri gerektiklerini sorarlar. Frodo madenlerden gitmeyi seçer. Moria Madenlerine girdiklerinde Khazad-Dûm köprüsü yakınlarında Melkor'un hizmetkarı Balrog yollarını keser. İstari Büyücüsü Gandalf Balrog'u etkisiz hale getirmesine rağmen Balrog düşerken onu da kırbacıyla çeker. Gandalf'ın Khazad-dum Köprüsü'nden düşmesinin üzerine Aragorn grubun yeni lideri olur. Lothlorien Ormanlarına doğru giderler. Kahin Gözlü Büyüleyici Görünüşü olan, Lothlorien'in Hanımı Galadriel ile görüşürler. Galadriel'in eşi Celeborn Sam'e ip, Merry ve Pippin'e keskin bir hançer, Aragorn'a büyüleyici bir hançer, Legolas'a prenslerin soyundan gelenlerin kullandığı özel bir yay, Frodo'ya ise Galadriel aynasını gösterir. Gimli'ye gelinceyse bir tel altın saçından isteyen Gimli'ye üç tel verir, Nehirlerin kıyısına varınca Boromir Yüzük'ü Frodo'dan almak ister fakat alamaz.Yüzük onu zaptettikten sonra Boromir keşke olanları değiştirseydim der fakat Aragorn onun yerine zaten Frodo'yu Mordor'a yollar. Mordor yoluna doğru giden Frodo'nun peşine Sam takılır. Savaş ortaya çıkınca Boromir Lurtz tarafından öldürülür. Üç Avcı(Kardeşlik Bozulunca kendilerine yeni bir grup kurarlar ( Aragorn, Gimli ve Legolas Üç Avcı'dır.) Boromir'i ararlar... Kardeşlik dağılmıştır, Merry ve Pippin Boromir'in söylediğine göre Isengard'a doğru esir alınmıştır, Sam ve Frodo, Mordor yolundadır, Üç Avcı Merry ve Pippin'i aramak için yola çıkarlar.


Bir takı dükkanını cazibe yeri haline getiren bir kaç unsur vardır. Bunlar, kalitesi, güler yüzlü müşteri karşılaması, ucuzluğu ve tabi dükkanın görünüşü cafcafı. Aslında en büyük etkenlerden biri görüntüsüdür. Çünkü ilk girilecekken hatta girilip girilmemesine karar verdiren ana unsur, dükkanın dış görüntüsü ve tabelasıdır. Bu yüzden bir takı dükkanı dış görünüşüne ve tabiyki en önemlilerinden biri olarak tabelasına dikkat etmelidir. 

Bir takı dükkanında ne görmek ister müşteri. Renk, kalite, ve müşteriye uygun yönlendirici hizmet. İşte size tabela seçiminde dikkat etmeniz gerekenlerin klavuzu. Tabelanızda mutlaka olması gerekenler, Sadelik, Beyaz fon en iyisidir. Gri veya metalik de olur. Takılardan iki çeşit ve tabiyki renkli taşlılar olsun. Bu sizin cafcafınız. Kırmızı en etkili olandır. Mdern bir isim, ve güvenirliğinize dair kalitenizi anlatan bir slogan! işte size tabela tarifi. Hadi kolay gelsin!

15 Ağustos 2014 Cuma



Günün birinde, kadının biri, kocasına bir hediye almak ister. Haftalardır araştırmaları sonucu son güne bırakır ve yumurta kapıya gelir eli ayağına dolaşır..Anlayacağınız üzere kadın Türktür..Son ana bırakmıştır işini :
İnternetten sipariş vererek kurye ile o gün zor bela hediye eline ulaşır..
Akşam iş çıkışı pastasını da alır eve gider ve güzel bir masa hazırlar..Mumlar yakar..
Evin minik kızı ile babası eve geldiklerinde anne daha “süüppprizzz” diyemeden küçük kız
“Annneee sen naptın booree?” Mumlar yakmışsın neden? diye sorar.
Annesi ise “Kızım babanın doğumgünü bugün” der ve tüm akşam “iyiki doğduuunn babaaa”” şarkısı eşliğinde yemek yenir.
Pastayı kesmeye gelir sıra..Annesi kıza sıkı sıkı tembihler “sakın sesini çıkarma duymasın baban” der.. Sanki öyle dememiş gibi, “aaa pasta mı aldıınnn?” diye bağıra bağıra söyler küçük kız..Annesi dürtse de çekiştirse de nafile..
Neyse mumları yakar annesi, küçük kız da yine aynı şarkı ile pastayı babasına götürür..Mumlar üflenir.
Sıra gelir hediyeyi vermeye..Çıkarır telefonu kadın, eşi açar ve başlar söylenmeye..
“Ne gereği vardı bunu aldın ki,
beni biliyorsun hiç meraklı değilim böyle şeylere,
Off bak çok üzüldüm şimdi hiç gereği yoktu
Acaba geri mi versek şimdi bunu?
Ben bunu kullanmaya kıyamam” diye bir dünya şişirir kadının kafasını..Ve sonrasında kabul eder kocası telefonu..Anne pastayı servis etmeye gider mutfağa..
Bu sırada minik kız gelir, elinde vazodan çekip aldığı, ikeadan alınma tozluu, piiisss, sönük papatyalar vardır 3 tane..
Babasına uzatırrr ve babasından şöyle bir ses;
“oyy balııım ben sana ölürüüüümm”
Mutfaktaki kadından başta hiç ses gelmez, şok hali yaşadığı için.Ama gözlerinin yuvasından çıkacağı hissine kapılır duydukları karşısında..
Kadın bu duruma bozulur tabii, hem pastayı keser hemde mutfaktan salona söylenir;
“Bak görüyormusun ben aldım i-phone 4s üzerine yemediğim laf kalmadı ve hiçbir kıymeti önemi yok, kızın getirdi 2 tane naylon çiçek, ‘yok ölürüm de kurban olurumda’ bilmem ne diyorsun” der..
Bunu duyan koca kadına Mevlana misali şu okkalı cevabı verir;
“Mutlu olmak için gerek yok bukadar pahaya,
Mutlu olmak için yeter, gönülden verilmiş 3 naylon çiçek babaya”..

Doğum Günü Hediyesi

14 Ağustos 2014 Perşembe







Rüyada parmağına tek taş yüzük takmak, karlı atılım içinde bulunacağına, mal varlığına gelecek artışa, samimi orta yaşlı kişiye, yararlı uğraşlar gerçekleştireceğine, kısa zamanda duyulacak sevindirici gelişmelere, ikili ilişkilerde başarıya, bol kazanca, rızkın hayırlı olmasına, kazançlı yarınlara, memuriyette mertebeye yükseleceğine, vefalı çocuğa delalettir. Başka görüşlere göre de üzüntü duymaya, karışık bir sorunla karşılaşılacağına, art niyetli bir akrabaya, kederden sıyrılamamaya, iş kaynaklı huzursuzluğa yorulmaktadır. Farklı düşünen rüya yorumcuları şöyle yorumlarlar: Kişinin gördüğü rüya kaybettikten sonra hayalini kurduğu şana, uğraş vererek gözlediği beceriye, zorlukla kavuştuğu yüksek mertebeye, umudunu kestikten sonra istediği feraha yorulur.
Yüzük takmanın dinimizde yeri var mıdır?

Yüzük takmak hususunda ihtilaf vardır.

Hanefi mezhebine göre yüzük gümüş olursa erkek ve kadın için mübahtır. Tunç, demir gibi şeylerden olursa erkek için haramdır.

şafi'i mezhebine göre ise gümüş yüzük takmak sünnettir. Çünkü Peygamber (sav) gümüş yüzük takardı. Enes'den rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) Kisra, Kayser ve Necasi'ye birer mektup yazmak istedi. Peygamber'e (sav) "Bunlar mühürsüz mektup kabul etmezler” denildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) gümüş bir yüzük yaptirdi. Ve üzerindeki nakiş "Allah'in Resulü Muhammed” cümlesinden ibaretti.

Hulefa-yı Raşidin'in de birer gümüş yüzüğü vardı. Hz. Ebubekir'in yüzüğündeki nakşı (Ni'mel Kadiru Allahu) Hz. Ömer'inki ise(Kefa bil mevti vaizen), Hz. Osman'ın ki de "Le ta'tebirunne ev letendemun'ne), Hz. Ali'nin ki de (El-Mülkü lillah) idi.

Gümüş Yüzük



Erkeklerin gümüş yüzük takınması icmâ ile caizdir. Abdullah ıbn Ömer
der ki: Resulullah (s.a.s.) gümüşten bir yüzük edindi. Bu yüzük onun elinde idi. Sonra Ebû
Bekir'in, ondan sonra Ömer'in ve ondan sonra Osman'ın elinde bulundu. Nihayet Hz. Osman
zamanında Eris kuyusuna düştü. Üzerinde Muhammedûrresulullah yazılı idi (Müslim, Libâs,
54).

Yine ıbn Ömer (r.a.) şöyle der: Peygamber (s.a.s.) attın bir yüzük edindi. Sonra onu
bıraktı. Bilahere gümüşten bir yüzük edindi ve onun üzerine "Muhammedûrresulullah"
nakşettirdi ve "Benim bu yüzüğümün nakşı üzerine kimse nakış yapmasın" buyurdular. Onu
taktığı vakit, taşını avucunun içine çevirirdi. Muaykib (r.a.)'den rivayet edilen hadise göre Eris
kuyusuna düşen yüzük odur (Müslim, Libâs, 55).

Peygamber efendimiz, gümüş yüzüğü
aynı zamanda mühür olarak kullanmıştır. Enes b. Mâlik şöyle der: Hz. Peygamber (s.a.s.), Kisra
(Fars ımparatoru), Kayser (Rum ımparatoru) ve Necâşî (Habeşistan Kralı)'na, onları imana
davet için mektup yazmak istedi. Kendisine, "Onlar mühürsüz mektup kabul etmezler"
denilince gümüşten halka bir yüzük yaptırdı ve üzerine "Muhammedûrresulullah" cümlesini
nakşettirdi (Müslim, Libâs, 58).

Ulemâ, Resulullah (s.a.s.)'in yüzük taşının akik veya göz
boncuğundan olduğunu söylemişlerdir (Bunların ikisi de Habeşistan ve Yemen'den çıkarılır).
Bazen de kara taşlı bir yüzük taşımıştır. Ayrıca Peygamber Efendimiz yüzüğünü bazen sağ
bazan da sol elinin küçük parmağına takıyor ve taşını avuç tarafına çeviriyordu. Enes b. Mâlik
(r.a.) şöyle der: Resulullah (s.a.s.) sağ eline gümüş yüzük taktı. yüzükte Habeşistan'dan gelmiş
bir taş vardı. Yüzüğün taşını avuç içine çevirirdi (Müslim, Libas, 62). Başka bir riveyette de sol
elinin küçük parmağına işaret ederek "Peygamber (s.a.s:)'in yüzüğü şunda idi" diyor (Müslim,
Libâs, 63).

Hz. Peygamber, yüzüğün orta parmakla ondan sonra gelen parmağa
takılmasını yasak etmiştir. Hz. Ali (r.a.), orta parmağıyla ondan sonra gelen parmağa işaret
ederek "Resulullah (s.a.s.) beni şu veya bu parmağıma yüzük takmaktan
alıkoydu"

Hattabî, gümüş yüzük takmanın erkeklere ait bir prensip olduğunu dolayısıyla
bana takmanın kadınlar için mekruh olduğunu söylemişse de, Nevevî bunu kabul etmemiş ve
"Hattâbî'nin söylediği zayıf veya bâtıldır, aslı yoktur, doğrusu kadının gümüş yüzük takmasında
kerâhet olmamasıdır" demiştir (Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve şerhi, IX,
457)

Bu konuda fıkıh kitaplarındaki açıklama genellikle şöyledir: Kadın ve erkeklerin
gümüş yüzük takmaları caizdir. Kadı, Sultan ve benzeri, yüzük kullanmaya ihtiyacı olanlar için
sünnettir (Eskiden yüzüğü mühür olarak kullanıyorlardı). ıhtiyacı olmayanların takmaması daha
faziletlidir. Sünnet olan, yüzüğün ağırlığının bir miskal veya daha az olması ve erkek için taşını
avucun içine çevirmesidir. Kadınlar ise böyle yapmazlar. Çünkü yüzük onlar için zinet (süs)tür;
erkekler içinse süs değildir. Yüzüğün taşını akik ve yakut gibi kıymetli taşlardan yapmak ve
üzerine kendi ismini veya Allah'ın ismini yazmak caizdir. Ancak Allah'ın ismi yazıldığı takdirde
helaya giderken yüzüğün ya çıkarılması veya sağ ele takılması gerekir (bk. Abdullah b.
Mahmud, el-ıhtiyâr, IV,159; bk. Davudoğlu, a.g.e., IX, 457, Aynî'den naklen).

Hulefâ-i
Râşidînin de gümüş yüzükleri vardı ve üzerindeki yazılar şöyle idi: Hz. Ebu Bekir: Allah ne iyi
kudret sahibidir; Hz: Ömer: Vaiz (nasihatçı) olarak ölüm yeter; Hz. Osman: Ya belâ ve musîbete
sabredeceksin veya pişman olacaksın; Hz. Ali:

Mülk Allah'a aittir.

ımam Ebû
Hanife'nin yüzüğünde ise: Ya hayrı (iyiyi) konuş veya sus; ımam Ebû Yusuf'unkinde: Kendi
hissiyle hareket eden pişmanlık duyar; ımam Muhammed'inkinde: Sabreden başarıya ulaşır;
Sabreden derviş muradına ermiş ibareleri yazılıydı (bk. Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve
şerhi, IV,288).

Abdulkerim ÜNALAN


ıslam Fıkıh Ansiklopedisi

Üzerinde ayet-i kerime yazılı bulunan para veya parmağında Allah'ın veya Peygamberin (a.s.m.) ismi yazılı bulunan bir yüzük bulunsa helaya gidebilir mi?

Cebinde üzerinde ayet-i kerime veya Allah'ın ismi yazılı bulunan para veya parmağında Allah ve Peygamber ismi bulunan bir yüzük bulunursa helaya gitmek istediği zaman onu çıkarması icab eder. Enes bin Malik'den rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) helaya bittiği zaman elindeki yüzüğü çıkardı. Çünkü üzerinde "Muhammed Resulüllah " ibaresi yazılı idi.

ıslam Ansiklopedisi

YÜZÜK TAKMAK





ıslâm'a göre; erkekler de kadınlar da yüzük takabilirler. Ancak, yüzüğün takılış
maksadı ve yapıldığı madde ile ilgili bazı şartların gözetilmesi gerekir.

Hanefî mezhebine
göre, maddesi ne olursa olsun ihtiyaç duyulmaması halinde yüzük takılmaması daha
iyidir.

Altından yapılan yüzükleri erkekler takamazlar. Takarlarsa haranı işlemiş olurlar.
Kadınlar ise takabilirler (el-Mevsılî, el-ıhtiyar fi Ta'lili'l-Muhtar, Mısır IV, 224: Merginânî,
el-Hidaye, IV, 82; ıbn Abidîn, Reddü'lMuhtar, ıst. 1233, V, 216). Hz. Peygamber bir hadisinde;
ıpek ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helal edilmiştir" buyurmuştur. (Tirmizî,
Libas, 1).

Gümüşten yapılan yüzüğü hem erkekler hem de kadınlar takabilirler. Ancak,
erkeklerin takacakları yüzüğün, kadınların taktıklarına benzememesi ve ağırlığının üç gramdan
daha az olması gerekir (el-Cezîrî, Kitabü'l-Fıkh ale'l-Mezahilai'l-Erbaa, II, 16; Alâuddin Abidin,
El-Hediyyetü'l-Alâiyye, 1978, 318).

Demir, bakır, kurşun ve tunç gibi madenlerden
yapılan yüzükler hem erkeklere hem de kadınlara mekruhtur (el-Mevsılî, a.g.e., IV, 224). Akîk
ve yeşim gibi kıymetli taşlardan yapılanlar ise kadın erkek herkes için caizdir. (ıbn Abidin, a.g.e.;
V, 315).

Yüzüğün kaşına Allah'ın, Peygamberin ya da kişinin kendi adını işletilmesi de
mahzur yoktur. Fakat insan ve hayvan gibi bir canlının resminin konulması günahtır. Kaşında
Allah'ın ismi veya Peygamber'in adının yazılı olduğu bir yüzle helâya giren kişi, yüzüğünü
gizlemelidir. Eğer yüzük sol elinde ise taharetleneceğinde parmağından çıkarmalıdır (ıbn Abidin,
a.g.e., V, 317).

yüzük, her iki elin her hangi bir parmağına takılabilir. Ancak, küçük
parmağa takılması sünnettir (ıbn Abidin, a.g.e., V, 316; Kamil Miras, Tecrid Tercemesi, XII,
108).
Altın kadınların ziynetidir. Erkeklerin nişan alameti olarak altın yüzük takmaları bir zaruret değildir. Bunun yerine gümüş yüzük takabilirler. Hz. Peygamber Hadis-i şerifinde "Altın ve ipek ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helaldir" buyurmaktadır.
     Yine Hz. Peygamberin hayatına baktığımızda altını kullanmadığını ve de altın yüzük kullanmayı yasakladığı çeşitli rivayetlerde görmekteyiz. Bu rivayetlerden hareketle mezheplerimiz erkeklerin altın yüzük takmasına müsaade etmemiştir. Onun için erkeğin altın yüzük takması dinen caiz değildir. 

Allaha yemin olsun ki şu işi yapmayacağım diyen kimse o işi yapsa dinen ne olur?
      Dinen kişinin yeminine sadık kalması gerekir. Sadık kalmasa yeminini bozsa dinen günah işlemiş olur. Aynı zamanda yemini bozan kimse bir de yemini bozma kefaretini vermesi gerekir. Yeminini bozan kişi kefaret olarak ya 10 fakiri sabah aksam doyuracak ya da 10 fakiri giydirecek. Kişinin bunlara gücü yetmezse 3 gün oruç tutar. 
       Ancak yemin eden kişinin yeminine bağlı kalmaktansa bozması daha hayırlı ise yeminini bozar ve kefaretini verir.

Cuma namazı en az kaç kişiyle kılınabilir
     Cuma namazının sahih olması için cemaatin şart olduğu konusunda bütün bilginler ittifak etmekle birlikte, gerekli görülen asgari sayının kaç olduğu hususunda farklı görüşler belirtmişlerdir.
      Cuma namazının kaş kişi ile birlikte kılınması gerekir konusunda Hazreti peygamberden nakledilen muhtelif hadisler olması ve bu hadislerin sıhhatı ve yorumu üzerinde uzlaşamayan İslam fıkıh Mezhepleri Cuma namazının en az kaç kişi  ile kılınması gerekir mevzusunda ihtilaf etmişlerdir. 
      Cuma namazının kılınabilmesi için, Ebu Hanife ve Muhammed’e göre, imamın dışında en az üç, Ebû Yusuf’a göre ise, iki kişinin bulunması gerekir Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise kırk kişi,  Malikîlere göre de on iki kişinin bulunması Cuma namazının kılınması için yeterlidir. 
         Yani bu sayıyı kırka çıkaranlar olduğu gibi üç’e kadar düşürenlerde olmuştur. Tabi hepsinin de kendilerine göre dayandıkları bir takım delilleri vardır.

Yangında ölen şehit mi olur?
        Gerçek şehitlik inanmayanlara karşı sırf Allah’ın dini ve onun rızası için savaş meydanında savaşırken öldürülen Müslüman’a verilen bir unvandır ki gerçek şehitlik de budur. Bu kısım insanlar Kur’an’ın ifadesi ile diri olup ölmemiş kimselerdir ama biz bunun farkında değiliz. Bu şehitler ahirette cennetlik olup Müslümanlara şefaat edecek müminlerdir. 
       Şehitlik bu olmakla beraber bu mertebe de olmasa da şehitliğin başka şekilleri de vardır. Sevgili Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde bunlardan bir kaçını  “yanarak ölen, suda boğulan, göçük, çığ, toprak veya bina altında kalan, veba gibi salgın hastalıklardan vefat eden, gurbette veya ilim yolunda ölen,  doğumda vefat eden kadın… şeklinde sıralamıştır. Bu şehitler sınıfı İslam inancında hükmen şehit olarak kabul edilmektedir.  Bundan hareketle yanarak ölen tabi mümin ise hükmen şehittir.

Ahiret gününde amel defterini sağ taraftan alan kimse cennete mi girecek?          Ahiret gününde insanlar hesaplarının görülmesi için toplandıktan sonra, kendilerine dünyada iken yaptıkları işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri dağıtılır. Kirâmen Kâtibîn adı verilen melekler tarafından yazılan bu defterler hakkında Kur'an'da şöyle buyurulur: "Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez" (el-Kehf 18/49).
         Amel defterleri cennetliklere sağdan, cehennemliklere soldan veya arkadan verilir. Defteri sağdan verilenlere "ashâb-ı yemîn", soldan veya arkadan verilenlere "ashâb-ı şimâl" adı verilir. Defterin sağdan verilmesi bir müjde, soldan verilmesi ise azabın habercisidir. Yani kitabını sağdan alanlar cennete soldan alanlar ise cehenneme gideceklerdir.

Sevginin tılsımlı gücü: yüzük

Takma biçimine göre mesaj taşıyor

Süs olarak takılmasının yanı sıra evliliðin de sembolü olan yüzük, nişanlılık döneminde de aşıkların parmaklarını süslüyor. Bugün, mücevher meraklısı her kadının vazgeçilmezleri arasında yer alan tek taş yüzük, erkeğin kadınına sevgisini anlatmasının en kolay yolu olarak görülüyor.
Anadolu kadınının emek emek işlediği, her bir düğümüne ayrı bir anlam yüklediği kilimler, halılar, kimi zaman aşkı, mutluluğu, kimi zaman ise ayrılığı ve hüznü anlatır. “Kilimin dilinden ancak dokuyan anlar” demiş şair. ışte takılar da öyle… Tasarlayanın o anki duygusunu aktardığı takılar, takanın üzerinde de ayrı bir ifade aracına dönüşür. Anadolu kadını yüzyıllardır, genç kızlığını, evlenme çağının geldiğini ya da birine olan bağlılığını, sevgisini taktığı takılarla karşısındakine anlatmaya çalışmış. Yani takıları sadece süs aracı olarak değil, mesaj aracı olarak da kullanmış. Bunu da en güzel yüzükle yapmış. Aslında yüzük sadece Anadolu değil bütün kültürlerde ve günümüzde de ifade aracı olarak kullanılıyor. Yüzük evlilik, nişanlılık, bekarlık ifadesi olacak kadar hayatın seyrine şekil veriyor. Simgesel bir anlam taşıması da büyülü sayılmasından kaynaklanıyor.
Peki, hediye olarak da sevginin en güzel ifadesi olan yüzük takma kültürü, bizlere kadar nasıl ulaştı ve nasıl bir değişim gösterdi? Bunun için çok gerilere bakmak gerek. Eski Türklerle yani şamanizm kültürünün hakim olduğu dönemde parmağa takılan yüzük, üzerindeki şekil ve sembollerle tanımlanırdı. Hakanın taktığı yüzükle sıradan birinin taktığı yüzük arasında şekil yönünden farklar vardı. Yani o dönemde bir nevi statü sembolüydü yüzük… Takanı koruduğuna inanılan yüzükler, hayvan figürleriyle süslenir ve üzerindeki hayvanın gücünün takana geçeceğine inanılırdı.



Peygamber mührü Yüzüğün Türkler arasındaki macerası müslümanlığın kabulünden sonra da sürdü. Hz. Muhammed’in mühür olarak akik taşlı gümüş bir yüzük kullanması, yüzüğün şamanizm kültüründen Müslüman Türklere geçişini kolaylaştırdı. Gümüş yüzük takmak Müslümanlar arasında sünnet olarak kabul edildi. Osmanlı döneminde de Sultanlar mühür olarak üzerinde isimleri yazılı yüzükleri kullandı. Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim ve 3. Murat’ın günümüze ulaşan yüzükleri, barındırdıkları zarafetle de özellikle antikacıların ilgisini çekiyor.


Aile yadigarı
Atalarımızdan gelen yüzük takma geleneği aile yadigarları arasında yüzüğün en baş sırada yer almasını sağlamış. Özellikle köklü ailelerde, anneden kızına ya da gelinine, torunlarına, onlardan da çocuklarına kadar aktarılması gelenek haline dönüşmüş. Tabi bu yüzüklerin manevi değerleri yanında paha biçilemeyen maddi değerleri de göz ardı edilemez.
ışte biraz önce de belirttiğimiz gibi hayatın seyrine şekil veren yüzük, günümüzde de kadınların mücevher kutularının baş tacı.

Nişan yüzüğünün geçmişi
Nişan yüzüğünün geçmişi de çok eskilere dayanıyor. ılk örnekleri birbirleriyle birleşmiş iki el ya da bir halkaya yerleştirilmiş bir çift yüzük taşı biçimindeydi ve birleşmeyi simgeliyordu. 860 yılında Papa 1. Nicolas, nişan yüzüğü takılmasının, evlenme arzusunu bildirmek üzere zorunlu kıldı. Papa, evliliğin fedakarlık gerektirdiği düşüncesiyle, altından başka yüzüğün de kabul edilmeyeceğini bildirdi. Yıllar sonra, farklı adetler gelişmesine rağmen altın yüzük bütün Avrupa’dan dünyaya evlilik bağının simgesi olarak yayıldı.

Ve yüzük aşk damarına dokundu
Peki evlilik yüzüğü neden sol elin yüzük parmağına takılır? Sol elin yüzük parmağına evlilik sembolü olarak yüzük takmak eski Mısır medeniyetlerinden günümüze ulaşan güzel bir miras. Mısırlılar sol elin yüzük parmağından doğruca kalbe giden ve başka parmaklarda olmayan bir damarın olduğuna inanırlarmış. Bu damar “aşk damarı” yani “vena amoris” olarak adlandırılmış.


Evlilik yüzüğün etkisi
Kadınların hiçbir zaman hayır diyemeyeceği hediyelerin başında gelen takı ve özellikle de yüzük, evlilik teklifi aracı olarak da kullanılıyor. Bazı bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre; evlilik teklifi yaparken yüzük hediye edilen kadınların yüzde 71’i teklife hiç düşünmeden “evet” cevabı vermiş. Aynı teklif kolye, bilezik, küpe gibi diğer takılarla yapılınca kadınların sadece yüzde 22’si teklife direkt “evet” cevabını vermiş. Gül veren erkeklerin evlilik teklifini ise yüzde 7’si teklifi düşünmeden kabul ederken, elbise türü hediye alanların tekliflerinin ise ciddiye alınmadığı görülmüş. Yani aşk duygularının anlatımında çiçekler en başta büyük rol oynarken, söz ve nişanda ise yüzükler ciddiyetini gösteriyor. Geçmişten günümüze kadar yeni bir hayata başlamanın ilk belgesi olarak kabul edilen yüzüğün tılsımı ise sevgiyi en güzel şekilde ifade etmesinden kaynaklanıyor.
Günümüzde evlilik mücevherlerinin olmazsa olmazları arasında tektaş yer alıyor. Hatta evliliğe atılan ilk adımın ışık saçan başrol oyuncusu o… İki insanın ömür boyu birlikteliğe karar verdikleri o özel an tektaşla taçlanıyor. Öyle ki neredeyse evlenme teklifini tektaş bir yüzükle yapmayan erkeğin sevgisi sorgulanabiliyor.

Peki tektaş sevdası nasıl başladı dersiniz? Aslında her şey ‘pırlantalı yüzük’le başladı. Bugünkü tektaşlardan farklı olsa da ilk pırlantalı yüzük 1477 yılında Arşidük Avusturya Maximllian'ın Burgundyli Mary’ye nişan hediyesi olarak verdiği yüzük oldu. O dönemde pırlanta, kocanın eşine olan aşkını arttırabilecek tılsıma sahip ve hatta aşk tanrısı Eros'un okunun başını simgeliyordu. Bu kraliyet geleneği kısa bir süre içinde dünyanın birçok bölgesine yayılarak halkın benimsediği ve nişan törenlerinin vazgeçilmezi haline geldi. Özellikle sol elin yüzük parmağına takılarak alyans takma geleneğine dönüşen pırlanta, Eski Mısırlılarda aşk damarının sol yüzük parmağından geçerek direk kalbe ulaştığı inanışıyla bu kavramı yaygınlaştırdılar. Başparmağına yüzük takma geleneği uzun süre Meryem Ana ile özdeşleşti. 1600’lü yıllarda İngiliz gelinleri, bu önemli geleneğin önde gelen temsilcilerinden oldular.
Yüzyılımızda klasik nişan yüzüğü denince akla çeşitli montürlere yerleştirilmiş tektaş pırlanta geliyor. Avrupalı elitler 1700’lerin başında nişanlılarına pırlanta evlilik yüzükleri vermeye başlamıştı ama asıl hikaye 1886’da Charles Lewis Tiffany’nin ikonik bir tektaş yüzük tasarlamasıyla başladı.


Müslüman veya gayri müslim milletlerin şehirli veya köylü tabakasının giyim ve kuşamları incelendiğinde, bilhassa süs eşyasına karşı olan temayüllerinde, büyük benzerlikler görülmektedir. Kadınlarda müşahede edilen küpe, yüzük, bilezik, gerdanlık, zincir, iğne vs. gibi süs eşyasına mukabil, erkeklerde köstek, kravat maşası, yüzük gibi zînet eşyası göze çarpmaktadır.

Yüce dinimiz, müslüman erkeklere altından imal edilmiş zinet eşyası kullanmayı haram kılmıştır (1). Sağlık yönünden karşılaşılan zaruret hali bu hükmün dışında tutulmuştur. Külab harbi günü burnu kesilen Arfece bin Es'ad (r.a.), gümüşten takma burun yaptırmıştı. Bunun koku yapması üzerine, Tabibü'l-Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz altından burun yaptırmasına emir ve müsaade buyurdu.

Fıkıh ilmi sahasında yetişen kudretli fakihlerin dayanağı olan bu vakıa, birçok meselenin hükme bağlanmasında ve zaruretler karşısında altın kullanılmasında verilen cevazın dayanağı olmaktadır.
Zaruretlerin miktarı tayin ve tesbit edilmek şartı ile, mahzurun ortadan kalktığı bilinen bir gerçektir. Ancak, altın yüzük takmakta herhangi bir zaruret bulunmadığından istisnaî bir müsaade yoktur. Bu itibarla gerek nişan yüzüğü, gerekse diğer şekillerde yapılmış altın yüzükler, erkeklere kesinlikle haramdır (2),

Akılların muallimi ve vicdanların mürebbisi olan Resûl-i Ekrem (s.a.v.), huzuruna gelen bir erkeğin parmağında altın yüzük görünce: "Biriniz ateşten bir kor parçasına (varıp) onu parmağına geçirmek kastediyor (öyle mi?) " buyurdu ve yüzüğü çıkarıp attı.
Resulullah (s.a.v.) oradan ayrıldıktan sonra bu sahabiye: "Yüzüğü al da onunla (meşru olan bir şekilde) faydalan" denildi. O kimse: "Hayır! Allah'a andolsun ki, Allah'ın Resulü onu atmış iken ben onu ebediyyen alamam" cevabını verdi (3).

Erkeklerin altından gayri madenlerden yapılmış yüzükleri takınma-larına gelince:

a) Gümüş yüzük, erkekler için asıl olarak caizdir. Yalnız ağırlığının bir miskal (4,8 gram)ı aşmamasına dikkat gösterilmelidir (4). Peygamberimizin gümüş yüzük kullandığı izahata hacet bırakmayacak derecede açık bir hakikattir.

b) Üzeri gümüş ile nikelaj yapılmış veya gümüş tel dolamak suretiyle kaplanmış bulunan demir yüzüğü kullanmak mübah görülmüştür (5).

c) Bakır, tunç ve demir gibi madenlerden yapılmış bir yüzüğü, erkek veya kadının takınması mekruhtur (6). Ashab-ı kiramdan Büreyde (r.a.)'in rivayet ettiği bir hadis-i şerif, bu hükmün mesnedini teşkil etmektedir. Şöyle ki: Peygamber (s.a.v.) Efendimizin huzuruna, sarı pirinç madeninden yapılmış bir yüzüğü parmağına takmış bulunan bir şahıs gelmişti. Peygamberim (s.a.v.) "Bana ne oluyor ki, sende putların kokusunu bulmaktayım?" buyurdu ve o şahsın parmağındaki yüzüğü çıkarıp attı. Daha sonra başka bir kimse geldi. Onun parmağında da demir yüzük bulunuyordu. İslâmî hükümlerin mübelliği bulunan Hz. Muhammed (s.a.v.), o şahsa hitaben: "Bana ne oluyor ki, senin üzerinde cehennem halkının süsünü görüyorum" buyurdu (7). İbni Hibban bu hadis-i şerifi Sahih'inde rivayet etmiş bulunmaktadır (8).

d) Kemik ve fildişi gibi şeylerden yapılmış bir yüzüğü takınmak,. İslâm fukahasınca caiz görülmektedir (9).

Bir kimsenin ikiden fazla yüzük takınmasının mekruh olduğu Sünen-i Dârimî'de tasrih olunmuştur. Bu ifadeden iki adet yüzük takınmanın caiz olacağı anlaşılmaktadır. Ancak, iki yüzüğün aynı parmağa takılmamasına işaret olunmaktadır (10).

Erkek ve kadınların takındıkları yüzük üstüne yakut, zümrüt, akik, zeberced ve benzeri taş koydurmaları mübah görülmüştür. Fakat erkeklerin takınacakları yüzüğün üzerine birden fazla taş koydurmaları mekruhtur (11).

Yüzük üzerine koydurulan taşın elin üst tarafında bulunması da avuç içine çevrilmesi de caizdir. Ancak, taşın avuç içinde kalması, tevazuya daha elverişli bulunduğu için, efdal görülmektedir (12).

Yüzüğün üzerine isim yazdırılmasında bir mahzur görülmediği İslâmî eserlerde açıklıkla ifade edilmektedir (13). Fakat üzerine insan veya diğer canlılardan birinin resmini koydurmak asla caiz değildir (14).

Yüzüğün sağ veya sol ele takılması caizdir. Şu kadar bir fark var ki, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin, her iki eline yüzük taktığına dair rivayetler arasında, sağ eline takındığına dair olan rivayet ekseriyeti teşkil etmektedir. Bu rivayetler dikkate alındığında, yüzüğün zinet olması bakımından, sağ ele takılması daha muvafık görülmektedir.

Yüzüğün takılacağı parmaklara gelince, orta ve şehadet parmağına yüzük takmayı Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz nehyetmiş bulunmaktadır (15). Küçük parmak ile onun yanındaki parmağa yüzük takılması daha uygun bulunmaktadır.

(1) Bakınız: Buhârî, c. 7, sh. 51; İbni Âbidin, c. 5, sh. 314.
(2) Bakınız: Müslim, c. 6, sh. 149.
(3) Müslim, c.6, sh, 149,
(4) İbni Âbidin, c. 5, sh. 316; Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 335.
(5) Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 335.
(6) Ebû Dâvûd, c. 4, sh. 90.
(7) Ebû Dâvûd, c, 4, sh. 90.
(8) el-Hâvî lil-Fetâvî, c. 1, sh. 115.
(9) Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 335.
(10) el-Hâvî lil- Fetâvî, c. 1, sh. 116.
(11) Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 335.
(12) el-Hâvî, c. 1, sh. 116.
(13) Ebû Dâvûd, c. 4, sh. 88.


 Rüya tabirleri bölümünde yayınlanan Rüyada Yüzük görmek ne demek rüya tabirini rüyada Yüzük rüya yorumunu okumaktasınız. Eşe, cariyeye, çocuğa, velayete, ev veya Araba satın almaya; Yüzük taşının düşmesi çocuğunun ölmesine ya da malından bir şey baybetmeye, Altın yüzük kadın için süs ve güzelliğe, sevgi ve itibara, erkek için zillet ve meskenete (hor ve hakir olmaya), Demiir yüzük zorluk ve çitinlikiten sonra hayra nail olmaya, Fil dişinden yahut kemikten yüzük kadın için iyilik ve hayra, Gümüş yüzük erkek için mülk ve saltanata, Yüzük bulmak evlenmeye, çocuğu olmasına, işlemeli yüzük bulmak ev, hanım, binit (hayvan veya otomobil) ... cariye gibi, daha jnce sahip olmadığı şeylere nail olmaya, Yüzük kaşının sallanması ögrev ve yetikilerinin alınmasına, Dar yüzük zorluğu olan şeye malik olmaya, emanet yüzük devamlı olmayan bir şeye sahip olmaya delalet eder.

Rüyada yüzük görmek, iyiye işarettir. Yüzük takmak, yeni bir işe atılıp çok para kazanmaya yorumlanır. Nikah yüzüğü takmak güzel ve mutlu bir evlilik yapmak demektir.
Rüyada yüzük görmek, iyiye işarettir. Yüzük takmak, yeni bir işe atılıp çok para kazanmaya yorumlanır. Nikah yüzüğü takmak güzel ve mutlu bir evlilik yapmak demektir.
Rüyada yüzük takmak, yeni ve başarılı iş sözleşmesi anlamındadır. Evlilik yüzüğü çok anlayışlı ve sevecen bir kişiyle karşılaşacağınız anlamına gelir.
Bekar biri için evlilik işaretidir.Evli kimseler için işte başarı ve bol paradır. Yüzük rüyaları yüzüğün yapıldığı Maddeye ve yüzüğün şekline göre de yorumlanır.
Yüzük takmak, yeni bir iş sözleşmesi ve başarıların habercisidir. Evlilik yüzüğü takmak ise çok anlayışlı ve sevecen bir kişiyle evlenmek demektir. Çirkin ve soluk renkli bir yüzük, mutsuzluk getirir.


Erkekler ilk zamanlarda alyans taksalar da ilerleyen zamanlarda yüzük takmaz İşte bunun nedenleri

Yeni evlenen erkekler veya yıllardır evli olan bazı erkekler alyans takmayı sevmezler. Bu onların sadakatsiz ya da anlayışsız olduğunu gösterir mi? İşte bu sorunun cevabı!


Burada önemli olan şey eşinizin yüzük takmamak için nasıl bir gerekçe sunduğu! Rahatsız ettiğini mi söylüyor? O zaman parmağına göre tekrar ayarlatmayı teklif edebilirsin.

Kaybetmekten mi korkuyor? O zaman sigorta yaptıralım önerisinde bulun. Elleriyle çalışıyorsa, iş dışında takmasını isteyebilirsin. Kısacası bahanelerini çürütebilirsin.

Ancak eşin sana yüzüğü taktığını söyleyip istemediği zamanlarda çıkartabilir. Bu yüzden bu konuyu çok da dert etmek, boşu boşuna can sıkıntısı yapmana neden olur. Zaten eşinin sana sadık kalmasını o yüzüğün sağlayacağını düşünüyorsan, başka konulardaki sıkıntılarını irdelemelisin. Günümüzde parmağa takılan bir yüzük kadın ve erkekler için çok caydırıcı olamayabiliyor.

Ek bilgi: Evlilik yüzüğünü ilk defa Mısır kraliçesi Nefertiti takmaya başlamış. Direkt kalbe giden tek damarın evlilik yüzüğünü taktığımız sol eldeki parmakta olduğunu Mısırlılar biliyormuş. Kraliçe Nefertiti’de eşine kalbine giden yolun onun tarafından bağlandığını göstermek istemiş. Bu ilginç durum uygarlıkların birbirlerini tanıyıp etkiledikleri dönemlerde, bu gelenek kadınlara büyük değer veren Türkler tarafından benimsenmiştir.Türkerde o parmağın yüzük parmağı olduğunu vurgulama için o parmağa yüzük parmağı demişler.


Alyans dışında parmaklara takılan yüzükler herhangi önem taşımıyorlar, ama insan doğası  hakkında, birçok şey  anlatabilirler. Psikologlara göre değişik parmaklara takılan yüzükler, yüzük sahibinin karakteriyle ilgili çok önemli ipuçları verebilirler.


Örneğin yüzük parmağı ilişkiler ve iletişimden sorumlu. Onun en güzel açıklaması alyans takma geleneğidir. Altın alyans bir ilişkide ve  evlilikte temiz enerji, güç ve cömertlik sağlar. Bazen kadınlar alyansın yanına herhangi ikinci yüzük takarlar. Bu işaretin anlamı,evliliğin önemini vurgulamak ve onu daha da güçlendirmek. Bu parmağa takılan farklı yüzükler, alyans hariç, insanın ruh halini gösteriyorlar. Küçük önemsiz yüzükler sakin ve romantik kişiliği işaret ederler. Büyük ve abartılı modeller,fark edilme ve dikkat çekme arzusunu gösterirler. Bir kişi yüzük parmağına gösterişli bir yüzük takıyorsa, onun iyi bir ruh hali, iyi niyeti ve aşktan en romantik beklentileri olduğunu anlarsınız. Böyle kişilerde olumlu duygular zirvededir.

Orta parmağa yüzük takmak, iyi bir kariyer için tüm güçleri ayarlamak demektir. Orta parmağımız en uzun ve en merkezi parmağımızdır. Kural olarak, bu parmak bizim atalarımızla bağlantıyı  gösteriyor ve bütün aileden, miras kalan takılar ona takılıyor. Bu yüzden orta parmağa yüzük takan kişi kadere, karmaya, ve yüksek amaca inanır. Böyle bir kişi ile karşılaştıysanız, emin olun ki o büyük manevi güce sahiptir. Orta parmağa takılan yüzük, yaşamın bütün zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olur, özveri ve bilgeliği arttırır.

İşaret parmağa yüzük takmak, fiziksel kuvvet ve çeviklik verir. Gururlu ve iktidar arzusu olan bir karakteri işaret eder. Sizin karşınıza çıkan kişi bu parmağa gösterişli yüzük takıyorsa, o liderliği hedeflemektedir. Onun en ciddi niyeti fethetmek ve kazanmak. Eğer  çekingen, utangaç ve kararsız bir kişi bu parmağa yüzük takarsa, iletişimde zorluk yaşamaz. Ama genelde bu çok gururlu ve kibirli bir kişinin simgesidir.

Çok az kişi serçe parmağa yüzük takıyor. Müzikal ve sanatsal  duyarlılığınızın artmasını istiyorsanız, serçe parmağınıza yüzük  takın.
Serçe parmağındaki  yüzük oyuncu, sanatçı ve  moda tasarımcıların sıkı arkadaşı. Ancak sanat dünyasına bağlı olmayan bir kişide öyle bir yüzük, geleneksel çerçevenin ötesine gitme arzusunu gösterir. Aynı zamanda ince entrika için gelişmiş zihin temsil eder ve her zaman flört etmeye hazır bir kişiyi işaretler.

Başparmağa takılan yüzük,erkeklerin elinde özel dikkate değer. Psikologlara göre, böyle bir yüzük sahibinin ana arzusu her şekilde kendini ispat etmek,özellikle cinsel açıdan. Bu konuda görüş son iki bin yıl değişmedi. Eski Yunanlılar ve Romalılar başparmağı penisin sembolü olarak kabul ederlerdi ve erkek gücü korumak için halkalar takarlardı. Günümüzde başparmaktaki yüzük, büyük bir enerjiye sahip,duygusal ve geniş bir insanı ortaya koymaktadır.

6 Ağustos 2014 Çarşamba


Hediye almak isyeyenler. Ne hediye alacağını düşünenler. Dekor Hediye'ye bakmadan hediye almayın. Sevgilinize hediye mi almak istiyorsunuz. Eşinize bir hediye bakıyorsunuz. Yada bir arkadaşınıza doğum gününde ne alsam diye karar karar düşünüyorsunuz. Çözüm basit. Dekorhediye.com'daki ürünlere bakın veya tavsiyelerini dinleyin. Emin olun yarı yolda kalmazsınız. Dekor Hediye sizlere en güzel ve en özel hediyeleri sizler için seçerek hediye kataloğunu oluşturan ve rakiplerinden bu yönüyle öne çıkan bir hediye sitesi. Sizde sevgilinize veya başka birine bir hediye almak istiyorsanız. Dekor Hediye'ye gelin.



Sizlere özveriyle hizmet veren CihanWeb uygun fiyatı ve müşteri memnuniyetini ön plana alan hizmet kalitesiyle sizlere web tasarım, yazılım ve seo hizmetleri ulaştırmaktan gurur duyar. Kurumsal veya Kişisel web sitenizi size uygun tasarım ve yazılımlarla hayata geçirerek google'da ve diğer arama motorlarında yükselmesi ve doğal reklamının yapılması kaliteli ve uygun fiyatla sizlere daha iyi hizmet verebilmek için her gün daha fazla çalışan ve sizlere hizmet sunan Cihanweb'e bakmadan site, seo işlerinizi yaptırmayın.

 Ayrıca e-Ticaret paketleriyle ürününüzü internet üzerinden satma imkanınızı yakalayın. CihanWeb'de bütçenize uygun e-ticaret paketini alarak sizde ürününüzü sanal ortama taşıyın. Şimdi CihanWeb'de çok uygun fiyatlı kampanyalı e-ticaret paketleri seo paketi hediyeli.

CihanWeb - Web Çözümleri - E Ticaret Çözümleri - Reklam Çözümleri - Sosyal Medya Çözümleri - Seo
 Kehribar Tesbih


Lorem Takı'da Özel Tesbih Koleksiyonlarını Denediniz mi. YepYeni Tesbih Koleksiyonları Lorem Takı'da. Tesbih almak için Lorem Takı'ya bakın. Kehribar Tesbih'de Kuka Tesbihlerde ve Özel Ağaç Tesbih Koleksiyonlarında hem kalite ve özel üretim ürünler, hemde %50 ye varan indirimler sizleri bekliyor.

 Lorem Takı'ya bakmadan Tesbih Almayın.

5 Ağustos 2014 Salı

Kehribar tesbih ve osmanlı yüzüğünün birbirine yakışması bundan 300 ila 350 yıl öncelere dayanır. Kehribar tesbih sallayan paşazadelerin ellerindeki tesbihi savurduğu ve parmaklarındaki fiyakalı gümüş yüzüğün havasını atarak gezmeleri ile başlayan bu moda ile günümüze kadar gelmiştir.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

  

  Bugün evimiz için eşime özel bir hediye almak istedim, Esasen yüzük, takı vb. hediyeler gibi birşey olmasını istemiyordum. Sıradışı ve farklı olmalıydı hediyem zaman herkes gibi benim içinde değerli olduğu için yöntem bilindiği gibi internetde google sorgulaması yapmak oldu. Konu ile ilgili ilgisiz bir sürü sayfalar buldum ancak burada bulduğum hiç bir site ve ürün önerisi benim istediğim tarzda değildi.

   Sonunda aradığım şeyin dekor bir hediye olabileceği aklımda canlandı tamda ismi gibi dekor hediye diye bir hediye ve ev dekorasyonu sitesi karşıma çıktı. Siteyi ve içindeki hediyeleri inceleme yaparken haz duydum. içerideki ürünlerin  hepsi farklı, hepsi sıradışı ve özel yapılmış gibiydi. Sanki benim için butik bir alışveriş sitesi açılmış gibiydi. Beni Dekor Hediye'de nemi bu kadar etkiledi; içinde ev dekorasyonunda olmassa olmaz olarak nitelendirdiğimiz avize ve aydınlatma ürünleri vardı fakat bu kadar faklı ve bol çeşit aydınlatma sektörünün öncü kentlerinin en işlek yerlerindeki mağazalarda ahi bulmak mümkün değildi dekor hediye sayesinde hepsi ayağımın ucunda değil parmaklarımın ucundaydı bu sıradışı bir deneyim oldu benim için şimdilik dekor hediye isimli siteden hiçbir sipariş vermedim ama sabırsızlık ile sipariş vereceğim günü yani cumartesi gecesini bekliyorum.

   O kadar çok siteden seçtiğim ürün varki hangisini nasıl seçeceğime karar veremedim o yüzden en geniş vaktimin olduğu cumartesi gecesini bekleyip eşim ve evimiz için en özel hediyeyi seçeceğim sizler ilede dekorhediye ile ilgili deneyimlerimi paylaşacağımdan emin olabilirsiniz.

29 Temmuz 2014 Salı

Takı Ve Aksesuar tarih öncesi devirlerden gelme, çeşitli dönemlerden gelmedir. O dönemlerden beri gelen bir adet gibi görülen takı ve aksesuar o dönemlerde çeşitli tılsım ve inançsal malzemeler olarak kullanılmaktadır.

Tarih önce öncesi devirlerde kullanılmaya başlanan ve daha çok dinin inanç büyü ve tılsımlar var olduğunan inanılan yüzükler kolyeler bir çok devirde değişik amaçlarla kullanılan gelmiştir. Süs ve ihtişam göstergesi olarak kullanılmaya başlanması ile değişik tarz ve değerli madenlerden yapılmaya başlando. Tesbihler kehribardan fil dişinden yapılmaya başlandı. Kehribar tesbih
ler bir devirde ihtişam ve gösterişin simgesi olmuştur.

25 Temmuz 2014 Cuma

Tesbihler arasinda en çok ün yapmış çeşit olan kehribar tesbih oltu taşından yapılmış tesbihlerden daha pahalidir.

Kuka tesbihlere göre ise fiyatı kukanın kalitesine göre değişmektedir. Kimi kuka tesbihlerle aynı fiyat olmasına rağmen kimi kulalar çok uygun fiyata alınabilmektedir.

Kehribar tesbihler en çok tercih edilen tesbih olmalarinin yanında güzel görünüşleri kendilerine has karizmaları, ele oturmalarıyla şık kullanışlı ve gösterişli tesbihlerdir.

20 Temmuz 2014 Pazar

  1. Kehribar. Çamgiller familyasından, bir çam türü olan Pinus succinifera ağaçlarının fosilleşmiş reçinesi olarak bilinen kehribar günümüzde daha çok tesbih ve kolye yapımında ve bazen de bileklik yapiminda kullanilmaktadir. 
  2. Kehribar süs eşyası yapımında kullanılan açık sarıdan kızıla kadar çeşitli renklerde, yarı saydam, kolay işlenilebilen bir taş ve süs eşyasi ham maddesi olarak bilinmektedir.
  3. Kehribar tesbihler günümüzde en cok tercih edilen tesbih türü olarak bilinmektedir. Tesbih yapim ustalarının da işlemekten en çok keyif aldiği taş türü yine kehribardır. Kehribar ayrica şifali bir taş olarak da bilinmektedir.


27 Haziran 2014 Cuma

 Sonsuzluk İşaretli Takılar
Evvel Zaman İçinde bir başka dünyanın Bir başka yerinde bir genç yaşarmış. Zamanın efendisinin yanında hizmetkarmış, Hizmet etttiği yıllarda bir çok olaya şahit olmuş ve baskıcı yönetimden kaçmak istiyormuş. Fakat gideceği veya göreceği bir yer de yokmuş. Yol bilmez iz bilmez, At süremez, yaya dayanamaz. Ne yoldaşı var ne yareni. Derken bir gün zamanın efendisi diyarın kralının oğluna, hocası eğitici akik efendi bir hikaye okumaktaymış. 

   Diyarlardan bir diyar yerdenden bir yer, bir büyülü yüzük var imiş ve adı sonsuzluk yüzüğü imiş. Yüzük bir melekten bir insana geçmiş. İnsan melek yüzlü genç bir kızmış. Fakat ömrü sona ermiş. O kızın filanca dağın falanca mevkiinde yaşadığı biinirmiş... 

  Derken bizim genç çocuk yola koyulmuş. Falanca dağın filanca mevkiinde bir kayanın başına çıkmış ve yaşkı akik in deiklerini aklından geçirmiş. Derken karşısında görünen ışığı takip ederken sonsuzluk yüzüğüne ulaşacağı umuduyla yürümeye başlamış... 

Devamı sonra....

24 Haziran 2014 Salı

Yüzüğün Tarihi


Evlilik yüzüğü tarihte ilk olarak Romalılar tarafından kullanıldı. Evli çiftleri bekarlardan ayıra bilmek amaçlı. Yüzük demirden yapılırdı ve içine sözler yazılarak kullanılırdı. Bu yazılar bir çeşit kendini ifade kimi zaman da büyü gibi görülürdü. Yazılar “seni seviyorum”, “sen benim içinsin”, “şansın olacağım”, “itaat et ve sev” gibi olurdu. Günümüzde de evlilik yüzüklerinin içine yazılar yazılmaktadır. Bu tarihten gelen gelenek hala sürdürülmektedir.
İlk çağlarda yüzük, erkeğin evleneceği kişiyi satın aldığı anlamını taşıyordu. Yüzüğün kırılması veya kaybolması evliliğe zarar geleceğini simgelerdi. Bu batıl inanca zamanızda da inanılmaktadır. Başka bir batıl inançsa, gelin damada yüzüğü takarken yüzük parmakta takılırsa, evde gelinin sözü geçeceğini, damat yüzüğü gelinin parmağına takarken takılmazsa eğer, evin reisinin damat olacağına işaret olarak görülürdü. 9. yy.’da Papa nişanlıların yüzük takmasını şart koşmuştur. Yüzüğün sembolik anlam taşıması o zamanlardan bu günlere kadar gelmiştir. Eskilerde yüzük seçimi sadece erkeğe aitken, bugün çiftler yüzüklerini beraber seçiyorlar.
Eski çağlarda evlenmeye karar veren çiftler için aralarında bir altın levhayı bölüştürme geleneği mevcuttur. Evliliğin bir belgesi olan bu altın levha ikiye bölünür, kadın ve erkek arasında bölüştürülürdü. Arkeolojik bulgular doğrultusunda, yüzük veya nikah halkası takma geleneğinin ilk defa Eski Mısır'da görülmektedir. Eski Mısır hiyerogliflerinde yüzüğün ebediyet yani sonsuzluk anlamına geldiği okunmaktadır. Eski Mısır'da yüzüğün sol ele takılması teslimiyeti ifade ettiğine göre "sonsuza dek teslimiyet" anlamını taşıyan bir geleneğin evlilik ritüelinin bir parçasını oluşturması son derece doğal gözükmektedir. Ayrıca bir başka görüşe göre sol ele takılmasının bir diğer sebebi ise sol elin yüzük parmağından doğrudan kalbe ulaşan bir hayat damarı olduğu inancından kaynaklanmasıdır. İsrailoğullarında da yüzük takma geleneğinin görüldüğü bilinmekle birlikte hangi yüzyıla denk geldiği henüz netlik kazanmamıştır. Bu konuda bilinen tek argüman oldukça ağır olan nikah yüzüğünü çiftlerin takmadığı sadece evliliğin bir sembolü olduğudur. Roma İmparatorluğu zamanında evlilik yüzüklerinin demirden yapıldığı bilinmektedir. Demirin kullanılmasının sebebi ise bu maddenin çok dayanıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda Romalı gençler evlendiğinde demir yüzükleri takarak, evliliklerinin demir gibi sağlam temele oturduğunu ima ederlerdi.

 OTANTİK BEYAZ YEŞİL ZİRKON TAŞLI BAYAN YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ KDV Dahil: 79TL
Avrupa'da ise nikah yüzüğü takma geleneğinin çıkış tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte ilk örnek olarak İrlanda'da evlenmek isteyen gençlerin, beğendiği bir genç kıza insan saçlarından sıkıca örülmüş bir bilezik hediye etme geleneği olduğu gösterilmektedir. Bunun haricinde ilk örnek 860 yıllarında karşımıza çıkıyor. 9. yüzyılda yüzüklerin altın maddesinden kullanılmaya başladığı görülmektedir. Zedelenemeyen ve kolay zarar görmeyen bir madde olduğu için altının hem sembolik hem de ekonomik bir değer olarak evlilik yüzüklerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. 17. yüzyılda ise nikah yüzüklerinin başparmağa takıldığı görülmektedir. Zaman için nikah halkalarına tek taşlar, aşk sembolü olduğu öne sürülen elmaslar takıldığı görülmekle birlikte ciddi bir sektöre dönüştüğü gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde yavaş yavaş yok olan meslekler arasında yer alan sadekarlığın son temsilcilerinden Öcal (38), 26 yıl önce bu mücevher sanatıyla tanıştı. Döneminin önemli ve önde gelen ustalarının yanında çıraklık yaparak sadekarlığı öğrenen Öcal, sırasıyla Varujan ustadan tombak tekniğinin devamı olan yaldızcılığı öğrendi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı olan mücevher ustası Viktor Öcal, geliştirdiği ''negatif heykel tekniği'' ile yüzük olarak kullanılacak değerli taşların içine Atatürk'ten Mevlana'ya, tarihi yapılardan fantastik figürlere kadar her türlü formu işliyor.


Papken ustadan Fransız stilinde, Onno ustadan anturaj, Civan ustadan ardeco, Osgiyan ustadan alaturka, Herman ustadan modern stilde mücevher yapımı üzerine eğitim alan Öcal, yetiştiği dönemde emekli olan Edmon ustanın desteğiyle platin üzerine çalışmalar yaptı. Öcal, Kadim Biros ustanın desteğiyle kendini geliştirdi.


 Uygun Fiyatlı Yüzükler

''Negatif heykel tekniği'' ile ilgili bilgi veren Öcal, bu tekniğin 2 boyutlusunun günümüzden 300 yıl önce dönemin mücevher ustaları tarafından uygulandığını, bu tasarımlarda yalnızca işlenen formların yükseklik ve genişliklerinin yer aldığını anlattı. Bu 2 boyutlu tasarımları geliştirerek, değerli taşların içine 3 boyutlu figürler işlediğini, ''pozitif heykel tekniği''nin tam tersi bir uygulama olması nedeniyle de bu tekniğe ''negatif heykel tekniği'' adını verdiğini belirten Öcal, şunları söyledi: ''Negatif heykel tekniğini uygulamaya 7 yıl önce başladım. İnsanlara hasar görmeden uzun yıllar saklayabilecekleri bir şey vermek istedim. İlk olarak bir taşın içine camiyi işledim. Bu tekniği, şeffaf ve 8 sertliğe kadar olabilen değerli taşların üzerine uygulayabiliyorum. Tasarımlarımı yaparken, yaşam içindeki her şeyden etkilenebiliyorum. Bu tekniğin yanı sıra değerli taşlar üzerine rölyef tarzında da çalışmalar yapıyorum.'' Taşın, içinde oyulmuş olan objeyi koruyan bir kılıf olduğunu ifade eden Öcal, taş kırılmadığı sürece yaptığı formların ölümsüzleştiğini belirtti. ''Negatif heykel tekniği''ni tamamen elde gerçekleştirdiği için ikinci kez birebir aynısını yapmasının mümkün olmadığını dile getiren Öcal, ''Sahip olunan özgün sanat eserinin, yalnızca bir kişide olması bile bir mutluluk kaynağı'' dedi.


 OTANTİK LİLA BEYAZ ZİRKON TAŞLI BAYAN YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ KDV Dahil: 54TL


Sanayileşmeye başlayan firmalara prototip (kalıp) çalışmaları yapan Öcal, ilerleyen dönemlerde yaylı mekanizmalarla işleyen kilit sistemleri üzerine çalışmalarda bulundu. Gelişmekte olan 30'a yakın firmaya araştırma ve geliştirme alanında destek veren Öcal, ayrıca dönemsel olarak plastik rekonstruktif ve estetik cerrahi alanında cerrahların ihtiyacı olan alet, araç ve aksamları, altın, platin ve çeliği işleyerek üretti.


Öcal, Mevlana figürlü yüzükten 4 adet çalışacağını ve bu koleksiyona dünyada yalnızca 4 kişinin sahip olacağını söyledi.Yaptığı tasarımlar için gerekli olan taşları işlemenin aslında çok zor olduğunu, ancak yılların birikimi ve tecrübesi sayesinde artık daha hızlı çalışabildiğini, buna rağmen hiç ara vermeden çalıştığında bile her birini en az bir günde tamamladığını belirten Öcal, ''Ama bu yoğun tempo beni hırpalıyor. Taşı kırmamak için maksimum direnç gösteriyorum'' dedi. Kendisini bir çeşit 3 boyutlu tasarım yapan heykeltıraş olarak tanımlayan Öcal, tasarımlarındaki farkın, malzeme olarak değerli taş ve metal kullanarak heykeli taşın kütlesinin içine doğru oluşturması olduğunu ancak taşların facetlerinin (kesitlerin) çalışmayı zorlaştırdığını belirtti. Öcal, tasarımlarının fiyatının bin ile 5 bin dolar arasında değiştiğini, bu fiyatın yurt içindeki ve dışındaki mağazalarda 4-5 katına çıktığını ifade etti.


''Sevgiliye'', ''Savaş koleksiyonu'', ''Selçuklular'', ''Mevleviler'', ''Bizans'', ''Tapınak şövalyeleri'', ''Yunan mitolojisi'', ''Hristiyan mitolojisi''nden esinlendiği çalışmalar yaptığını anlatan Öcal, Atatürk'ü, Mevlana'yı, tarihi yapıları, camileri, kiliseleri, fantastik figürleri, peri kızlarını değerli ve yarı değerli taşların içine işlediğini ifade etti.


Türkiye'de 15 mücevher mağazasında satışa sunulan ürünlerinin yalnızca 8 mağazada kendi ismiyle satıldığını belirten Öcal, bundan sonra yalnızca kendi ismini ve patentini kullanacağını, özgün tasarımlarının da Kültür ve Turizm Bakanlığınca arşivlendiğini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığına kendi alanında geleneksel metal işlemeciliği ve süs taşları işlemeciliği kategorisinde başvurduğunu kaydeden Öcal, bu başvurudan 1,5 yıl sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı olduğunu belirtti. Öcal'ın tasarımları, aralarında Paris Hilton ve Bülent Ersoy'un da bulunduğu birçok ünlü kişinin parmağını süslüyor. Öcal, değerli taşlar ve pırlantalarla işlenmiş 2 güvercini, kanatlarını açmış bir şekilde su içerken tasvir ettiği bir yüzüğü de Hrant Dink'in anısına eşi Rakel Dink'e hediye etmişti.


 OTANTİK ÇİÇEK TEMALI YEŞİL BEYAZ ZİRKON TAŞLI BAYAN YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ KDV Dahil: 84TL


Öcal, sanatını ve bilgisini yeni yetişen nesillere aktarabilmek adına önce Takı Tasarım Stüdyosu, ardından Kadıköy Anadolu Meslek Lisesinde gönüllü olarak bir yıl süreli dersler verdiğini anlattı. Pera Güzel Sanatlar Akademisinde ve dönemsel olarak farklı okullarda metal sanatları, mücevher tasarımı, tas işleme, negatif heykel tekniği ve mum modelaj alanlarında eğitimler verdiğini belirten Öcal, firmalara yaptığı çalışmaların yurt içinde ve dışında dereceler aldığını ifade etti. Sektörde, yaklaşık 60'a yakın öğrencisinin çalıştığını kaydeden Öcal, 1,5 yıldır da 26 seneden bu yana emek verdiği sanatının tüm detaylarıyla ilgili bir kitap hazırlığı içinde olduğunu sözlerine ekledi.


 KIRMIZI BEYAZ ZİRKON TAŞLI VAV MOTİFLİ YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ KDV Dahil: 49TL
İnsanlar tarih öncesi dönemlerden bu yana birlikteliklerini bir şekilde dışa yansıtmışlardır. Bu konudaki bazı teorilere göre ilk sembol, kadınların kaçmasını önleyecek keten ya da sazdan örülmüş bir ip ya da bir deri imiş. Erkek bu ipi ilk olarak kadının ayaklarına ve ellerine bağlayıp kaçmasını engellermiş, kaçmayacağını düşünmeye başladığı zaman ayaklarındaki bağı çözermiş. Kaçmayacağına emin olunca da ellerini çözüp sadece parmağına bağlarmış bunu.

Bir başka teoriye göre ise yüzük yaklaşık 4.800 yıllık, Eski Mısır’a dayanan bir tarihe sahip. Yüzüğün atası olarak Eski Mısır’da uygulanan kenevir gibi bitkilere yüzük şeklinin verilmesi görülmektedir. Yüzüğün sonu olmayan-çember şekli, doğaüstü güçlere ve ölümsüz aşka bağlanıyordu. Bu, aynı zamanda eski toplumlarda büyük önemi olan güneşin ve ayın şekli idi ve bir olmanın sembolüydü.

Romalılar yüzük malzemesi olarak bikti yerine güç ve kalıcılığın sembolü olan demiri kullanmaya başladılar. Bu aşamada evlilik sembolü yüzük, sadece kadınlar tarafından takılan, bir anlamda kocalarının mülkiyetinin göstergesi olma amacı taşıyan birer nişane idi. Hem Romalılar hem de Mısırlılar yüzüğü sol ellerinin dördüncü parmağına takıyorlardı. Daha önceki yazıda da belirtildiği gibi bu parmaktan geçen bir damarın direk kalbe gittiği düşünülüyor ve kalıcı aşkın sembolü olduğu vurgulanıyordu. Ayrıca bu parmakta yumuşak metal fazla aşınmıyor ve parmağa da fazla zarar vermiyordu.

Bir sonraki aşamada ise labirent tarzında bükülmeleri olan bilmece yüzükler gündeme geldi. Bu yüzükler ilk olarak yaklaşık 2.000 sene önce Asya’da ortaya çıkıp, ilk ticaret yolları ile daha çok evlilik amaçlı kullanıldıkları Orta Asya’ya geldi. Özellikle sultanlar ve şeyhler tarafından, bütün eşlerinin sadakatlerinin güvencesi olarak takılması zorunlu kılınırdı.

Daha sonraları yüzükler altından yapılmaya ve üzerlerine aşk düğümü, tutuşan iki el gibi işlemeler eklenmeye başlandı.

860 yılında Papa Nicolas evliliğin ve nişanin belirtisi olarak altın yüzük kullanılması gerektiğini belirtti (damadın yaptığı finansal bir anlaşma olarak da yorumlanıyor). Ayrıca bu olay ile birlikte ilk olarak nişan yüzüğü ile düğün yüzüğü bir birinden ayrılmış oluyordu. Ancak kesin ayırım 12. yy’da Papa III. Innocent’ın evliliklere yüzüğün eklenmesi ve törenin kilisede yapılması şartını getirdiğinde gerçekleşti.

1477 yılında Avusturya Arşidük’ü Maximillian Burgundy’li Mary’ye verdiği elmas nişan yüzüğü ile elmas da yüzüğün bir parçası haline geldi (Asya ülkelerinde zaten değerli taşlar uzun zamandır yüzüğün birer parçası idi ancak yüzük bu toplumlarda evlilik sembolü özelliği taşımıyordu). Bu dönemde ve ortaçağ boyunca sertliği ile elmas kalıcı aşkın en büyük göstergesi olması nedeniyle nişan yüzüklerinde kullanıldı. Aynı zamanda nadir sadece çok zenginlerin karşılayabileceği kadar pahalıydı.

Rönesans ile gümüş yüzük büyük bir önem kazandı ve 17. asır boyunca düğün yüzüğü olma özelliğini korudu.

Aynı dönemde, Amerika’daki muhafazakarlar evlilik yüzüğünü tamamıyle reddettiler. Onlara göre mücevher ahlak dışı ve kişiyi basitleştiren bir unsurdu. Bunun sonucu olarak evlilik nişanesi olarak yüzük yerine işe yarayacak olan yüksük (dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak) kullanıyorlardı. Evlilik sonrası, kadınlar genellikle uç kısmı keserek kendilerine yüzüğü oluşturuyorlardı yine de. Victoria Döneminde (1837-1901) yüzükler ikiz kalplere, çiçeklere boğulurken, Edward Döneminde (1901-1910) yaprak girintileri, gümüş işlemeleri ile şekillenmişti. Onun ardından başlayan Art Deco Hareketi yüzük daha basit, modern bir görüntü aldı. II. Dünya Savaşı sırasında askere giden erkeklerin, geride bıraktıkları eşlerini hatırlamak amacıyla takmalarıyla birlikte, ilk olarak erkekler tarafından da kullanılmaya başlandı. Erkek Yüzükler ilginç görünümleriyle ve şahaşalı halleriyle ilgi çekiyordu.

Değişik kültürlerde değişik anlamı olan yüzüğün her toplumda böyle bir önem taşımaz. Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerde evlilik nişanesi olarak yüzüğün kullanılması diğer pek çok özellik gibi batı kültürünün etkisi ile son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Örneğin Hindistanlı bayanlar evli olduklarını saçlarının ön orta kısmını kırmızıya boyayıp, alınlarının ortasına evlilik nişani koyarak belirtirler.

Son yıllarda en çok tercih edilen malzemeler ise evlilik için altın ya da platin, nişan için elmastır ve çoğunlukla ülkelere göre çiftlerin tercihi çeşitlilik gösterir. Hatta bazı çiftler biraz daha kişiselleştirme amacıyla evlilik nişanlarini parmaklarına dövme ile yazdırmaya başlamışlar. Ancak uzmanlar parmağın iyileşme kapasitesi nedeniyle sonucun belirsiz olduğunu, net olmayan ya da dağılmış bir görüntü oluşabileceğini belirtiyorlar. Ayrıca çiftlerin ayrılması durumunda diğer yüzükler kadar da kolay parmaktan çıkartılamayacağı bir gerçek. Her ne kadar Pamela Anderson’un parmağındaki eski eşinin adı Tommy’yi“Mommy-Anne”ye değiştirmesi gibi bir çözüm bulunabilse bile altın bir yüzüğü çıkarmak daha kolay olsa gerek.


 MAVİ BEYAZ ZİRKON TAŞLI YUSUFCUK FİGÜRLÜ YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ KDV Dahil: 49TL
İlişkiler Kategorisinde ve Evlilik ve Aile Forumunda Bulunan evlenince yüzük takma geleneği nerden geliyor Konusunu Görüntülemektesiniz, Konu içerigi Kısaca ->> . İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin,

 İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. Sonra bu inanç ve adet Romalılar vasıtası ile iyice yaygınlaştı. Kazılarda o devirlere ait çok ilginç evlilik yüzüklerine rastlanılmıştır.


Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir adet olarak kaldı.
ORTAÇAĞ SILVER DÜĞMELERİ. Başyapıtları

Yaklaşık 17-18 yy. İki Ortaçağ içi boş gümüş düğmelerinin Lot. Ustaca ajur telkari yaptı. Bozulmamış. Matserpieces. Yükseklik süspansiyon döngüler dahil: 23mm ve 21mm. Çap: 25mm ve 26mm. Ağırlık: 5,3 gr.
 Uygun Fiyatlı Yüzükler




Oyma ELK İLE ROMAN BRONZ taşlı yüzük

ROMA. Yaklaşık 1-3 yy. oval bezel bir elk bilgilerini kazınmış ile Parmak taşlı yüzük. çapı Inside: 18 mm. Kusursuz kalite, parlak koyu yeşil patina. Giyilebilir. Keçelerin çok eski zamanlarda önemliydi. Bunun gibi Seal yüzük, mektup ve paketler üzerine balmumu damga mühür kullanılmıştır. 


BİZANS BRONZ kutsal emanetlerin saklandığı sandık CROSS

Yaklaşık 9-12. yy. Antik Bizans bronz kutsal emanetlerin saklandığı sandık çapraz. ters bir Orans tasvir ederken yüz yarısında, İsa ve monogram yukarıdaki çarmıhtan gösteriyor. Kutsal emanetlerin saklandığı sandık Crosses bir Saint ya da diğer kutsal nesnenin değerli emanetler tutmak amacıyla edildi. Nice Christian kalıntı. Boyunca süspansiyon döngü: ile 67 mm. Genişlik: 32 mm. Ağırlık: 24 gr.

A kutsal emanetlerin saklandığı sandık (Aynı zamanda bir olarak anılacaktır türbe, yanlamasına dans etmek veya monstrance) Kalıntıları bir taşıyıcısıdır. Bu fiziksel olabilir aziz, giyim kemik parçaları, ya da gibi kalır bazı aziz veya diğer dini figürleri ile ilişkili nesne. reliquaries kullanımı Hıristiyan ritüel önemli bir kısmını 4 yüzyıl hakkında gelen oldu. Reliquaries korunması ve çok sayıda Hristiyan Tanrı tarafından mucizevi güçler sahip olduğunuza inanıyorsanız emanetler, sergileme anlamına gelir sağlamıştır.

Orans uzun kollar ya da dua bedensel tutum, genellikle ayakta olan bir kadın figürü, dirsek yakın vücut kenarlarına ve ellerini yana doğru uzanmış olan ile, avuç içi kadar. 


 Uygun Fiyatlı Yüzükler


BRONZ SEAL HALKA w / MARS

Circa 1 - 3 yy. Antik Roma bronz mühür yüzük Mars tasvir dayatmak, savaş tanrısı. Tanrı kask takıyor ve kılıç tutuyor. 19 mm. geniş. ABD boyutu: 5 ½. çap içinde: 16,5 mm. Keçelerin çok eski zamanlarda önemliydi. Bunun gibi Seal halkaları, eski mektup ve paket mum damga mühür kullanılmıştır.
Yüzük tarihimizde erkeklerin ve kadınların ortak kullandıkları bir takı.

 ELİF , LALE MOTİFLİ VAV , EBCED HESABI DESENLİ YÜZÜK 925 AYAR GÜMÜŞ
Yüzüğün kullanılması m.ö. kadar gidiyor ve her kültürde yeri var.
Mısırlılar, Romalılar, Bizanslılarda değişik figürlerde kendi kültürlerini yansıtan çeşitli motifli ve figürlü yüzükler yapmış.
Romalılar döneminde yılan figürlü yüzükler modaymış ve ilk demirden yapılmış evlilik yüzüğü alyansı da Romalılar kullanmış.
Alyans dilimize İngilizceden geçmiş,"Alliance: anlamı ittifak yapma, birbirinin müttefiki olma"
9.Yüzyılda Papa'nın emri ile söz yüzüğü takılmaya başlanmış.
Parmaklarımızdan birisine ismini veren yüzük, alyans olarak 2.Ramses'in karısı Nefertari tarafından yüzük parmağımıza takılmış,sadece o parmağımızdan kalbimize giden bir aşk damarının olduğunu (Vena-Amoris) o tarihlerde öyle biliniyormuş ama bugünkü tıp o bilgiyi çürütmüştür.
Helenistik dönemde yüzüklerin üzerine değerli taşlar konmaya başlanmış ve
ayak parmağına yüzük takılması Hindistan'dan öbür ülkelere yayılmış.
Bazı krallar da yüzüklerini mühür olarak kullanmışlar ve yüzük statüyü temsil etmiş.
Bizim tarihimizde Yıldırım Beyazıt Ankara savaşında Timur'a esir düşünce yüzüğünün içinde ki zehiri içerek hayatına son verdiği rivayet olunur.
Hz.Ali ve Muaviye arasında geçen hakem olayında yine yüzük sembolik olarak başroldedir ve yüzük Halifeyi tayin etmiş.
Bundan 20,25 yıl önceleri kredi kartları olmadığı için bazı erkekler altından yapılmış büyük ve abartılı yüzükler takardı ve bu yüzükler parasız kaldıkları zamanlarda kredi kartı görevi yapıyordu.
Günümüzde bitirdiği okulu veya mensup olduğu kurumu simgeleyen yüzükler takan kişiler oldukça fazladır.
Parmakta ki güzel bir yüzük hemen dikkat çeker ve ellerin güzelliğini ön plana çıkarır.
Hepimizin yüzük takmak için kendimize göre şöyle veya böyle bir nedenimiz vardır.
Bazı kişiler yüzüğünün üzerinde ki taşın kendisini nazardan koruduğunu, kimileri yine yüzüğünün kendisine şans getirdiğini veya stresini aldığını vs, vs.
Yüzük tabi ki zenginliğin sembolü olarakta takılmakta, tek taş dediğimiz paha biçilmez taşlardan elmas, yakut gibi.
Bilim kurgu filmlerinde sıkça gördüğümüz lazer ışınları çıkaran yüzükler iler ki yıllarda
Parmaklarımız da yerini alacak gibi görünüyorlar.